Loading
Resiliance

Resilience: İş Dünyasında Dayanıklılığın Yeni Anlamı ve Bileşenleri

Hepinizin kariyerinde mutlaka biri vardır… Problemli toplantılara geldiğinde herkesin içini rahatlatan,

“O geldiyse kesin bir yolunu buluruz,” dedirten biri.

Onun yanındayken hiçbir fikir çatışmaya dönüşmez, sesler yükselmez. Çünkü tempoyu o belirler — sakin, kararlı, dikkatli… Çok iyi dinler. Ama asıl farkı, öyle bir sihirli soru sormasındadır ki, o an duruma hiç o açıdan bakmadığınızı fark edersiniz.

Bu kişi sadece bilgisiyle değil, zihinsel dayanıklılığıyla da ekipte fark yaratır. İşte biz bugün bu yazıda tam da bu becerinin ardındaki kavramı konuşacağız: Resilience, yani iş dünyasında zihinsel dayanıklılık.

 

Resilience Nedir?

Resilience, Türkçeye “dayanıklılık” olarak çevriliyor. Ancak bizim üzerinde durduğumuz, sadece zor durumlarla başa çıkmak değil; bu durumları bir gelişim fırsatına dönüştürme becerisi.

İş dünyasında resilience iki temel evreden oluşur:

 

  1. Zor durumlarla başa çıkma,
  2. Gelişim evresi – yani krizden öğrenme, daha iyisini inşa etme.

Peki bu ikinci evreye kimler geçebilir? Herkes mi, yoksa sadece belirli zihinsel becerilere sahip olanlar mı?


Growth Mindset ile İlişkisi: “Henüz” Demenin Gücü

Growth Mindset (gelişim odaklı zihniyet) kavramı, bu sürecin temelini oluşturuyor. Başarısızlık karşısında hemen pes etmek yerine, “Henüz başaramadım” diyebilmek – işte bu zihinsel dönüşüm dayanıklılığın ilk işareti.

Düşünün, bir sınavı geçemediniz. “Yapamıyorum” demek yerine, “Henüz başaramadım” diyorsanız; işte o noktada gelişim başlıyor. Siz bu kalıbı iş hayatınızda ne sıklıkla kullanıyorsunuz?


Resilience’ı Oluşturan Temel Beceriler

1. Özgüven (Confidence) Zor bir durumu yönetmek istiyorsanız, önce kendi becerilerinize güvenmelisiniz. Peki, siz stresli bir anda hangi güçlü yönlerinizi hatırlıyorsunuz?

2. Adaptasyon Kabiliyeti Değişime ne kadar hızlı uyum sağlıyorsunuz? Bu, sadece “esnek olmak” (flex thinking) değil, aynı zamanda durumu gözden geçirme (revize etme) ve yeni bir rota belirleme (refine etme) becerisini de kapsıyor.

Bugün içinde bulunduğunuz bir zorluğu ele alın. Mevcut durumu yeniden tanımlayıp, yeni bir rota çizebilir misiniz?

3. Olumlu ve Gerçekçi Düşünce (Realistic Optimism) Her şeyin iyi olacağını sanmak değil bu. Gerçekleri kabul ederek, çözüm odaklı kalabilmek. Growth Mindset’in burada yine temel bir rolü var. Kendinize ve ekibinize şunu sormayı alışkanlık haline getirin: “Nasıl olmayacağını değil, nasıl olacağını düşünmeye ne zaman başladık?”

4. Farklı Perspektifler ve Kök Neden Yaklaşımı Aynı bakış açısıyla farklı sonuçlar beklemek sizi yorar. Olaylara farklı yönlerden bakmayı sağlayan yöntemlere ne kadar hakimsiniz? Sorunlara sadece sonuçlarıyla mı yaklaşıyorsunuz, yoksa kök nedenlerini de araştırıyor musunuz?

Kendinize sorun: Şu an yaşadığınız bir problemde sadece sonucu mu konuşuyorsunuz, nedeni mi?

5. Sistem Yaklaşımı ve Hedef Odaklı Liderlik Resilience, sadece bireysel değil; aynı zamanda organizasyonel bir meseledir. Ekibinize net hedefler koymak, süreci şeffaflaştırmak ve anlaşılır bir iletişim kurmak bu kültürü inşa eder.

Bugün ekibinizle hedefler üzerine son ne zaman açık bir konuşma yaptınız?


Peki Ya Sonuç?

Resilience kavramı, yıllardır üzerinde durduğumuz birçok konuyu – riskin içindeki fırsatı görme, tehditleri fırsata çevirme, hatalardan öğrenme – sistemli bir yönetişim yapısıyla bir araya getiriyor. Yeni bir kavram gibi görünse de, aslında iş dünyasındaki kalıcı başarıların arkasında hep vardı.

Sizi Düşündürsün Diye:

🔸 Sizce, dayanıklılık sadece ayakta kalmak mı, yoksa gelişmek için yeniden şekillenmek mi? 🔸 Ekibinizde o “sakin güç” kim?

🔸 Bu yetkinliği geliştirmek için bugünden itibaren ne yapabilirsiniz?

Peki, bu özellik doğuştan mı gelir, yoksa geliştirilebilir mi? Bu yazıda birlikte, resilience kavramının iş hayatındaki anlamını, onu gerçek bir rekabet avantajına dönüştürmenin yollarını ve bu dayanıklılığı nasıl inşa edebileceğimizi ele alacağız.

Hazırsanız başlayalım…

paylaş

Yorum Yapın